Sağlık

Oyun oynamak için harcanan sürenin artması bağımlılık belirtisidir!

Teknoloji ile birlikte hayatın bir parçası haline gelen dijital oyunlar, özellikle çocuk ve ergenlerde bağımlılık riski oluşturmaktadır. Tekrarlayıcı davranışların bağımlılığa dönüştüğünü belirten Psikiyatrist Doç. Dr. Onur Noyan, oyun oynamaya ayrılan sürenin artması, aile ile geçirilen sürenin azalması ve oyun oynarken yaşanan büyük sıkıntı ve öfke duygusunun engellenmesinin bağımlılık belirtileri olduğunu vurguluyor. Çocuğun oynadığı oyundan mutlaka ebeveynin haberdar olması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Onur Noyan, sağlıklı bağlar kurmanın, sonlar koymanın ve sorumluluk vermenin değerine dikkat çekiyor.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, çocuk ve ergenlerde oyun bağımlılığı ile ilgili bir değerlendirme yaptı.

Doç. Onur Noyan, internetin, akıllı telefonların ve dijital oyunların hem çocuklar, gençler hem de yetişkinler için yapay da olsa haz veren, duyguları bastırmada veya açığa çıkarmada etkili bir bağımlılık aracı olarak kullanıldığını söyledi.

Tekrarlayan davranışlar bağımlılığa dönüşüyor

Özellikle çocukların pandemi ile birlikte zamanlarının çoğunu ekran, sosyal medya ve özellikle online veya offline olarak da adlandırılan online/offline oyunlar karşısında geçirdiklerini kaydeden Doç. Dr. Onur Noyan şunları söyledi:

“Tekrarlayan davranışların bağımlılığa dönüştüğü varsayılırsa, çocukların fazla çaba harcamadan kısa sürede zevk almaları çok daha cazip hale gelecek ve ekran karşısında geçirilen süre artacaktır. Bir süre sonra akranlarıyla yüz yüze veya karşılıklı olarak oyun oynamaktan hoşlanmamaya başlayacaklar ve sanal ortamda oynanan oyunlara yönelmeye başlayacaklardır. Özellikle beyin gelişimi devam eden çocuk ve ergenlerde, fren merkezi olarak tanımladığımız beynin ön kısmı (Frontal bölge) tam olarak gelişmediği için çocuk ve ergenler biyolojik olarak kendilerini durdurmakta zorlanırlar.”

Oyunda geçirilen süre artıyorsa dikkat!

Çocuk ve ergenlerin beyinde gelişen biyolojik değişimlerle kendilerini durdurmakta zorlanacağını ve çeşitli sorunların ortaya çıkacağını belirten Doç. Dr. Onur Noyan uyardı, “Oyunlarda geçirilen sürenin artması, oynamadığı zamanlarda aklının bir köşesinde oyun oynama fırsatı yaratma düşüncesi, oyun oynaması engellendiğinde bile büyük bir sıkıntı ve öfke duygusu yaşaması” uyarısında bulunan Dr. , bağımlılık belirtileridir.”

Aile ile geçirilen zaman kısalır

Doç. Onur Noyan, “Çocuklarda sorumluluklarını yerine getirmede sorunlar yaşanıyor, akademik başarıları düşüyor, arkadaşlık ilişkileri bozulmaya başlıyor, içe kapanıklık, davranış değişiklikleri, can sıkıntısı, özgüven eksikliği, beğenilme isteği, karamsarlık, ani öfke nöbetleri yaşanıyor” dedi. gözlemlenebilir. Çocukların aileleriyle geçirdikleri süre azalmaya, ilgi alanlarına olan ilgileri azalmaya başlar.

Çocuk oyun yoluyla kendini kabul ettirmeye çalışır.

Doç. Onur Noyan, “Çocuklar rakiplerini yeniyor, seviye atlıyor, amacına ulaşıyor ve sonunda başarıyor. Sıradan oyunlarda kimin hangi ‘seviye’de olduğu önem kazanıyor. Gerçek hayatta elde edemediği başarıyı oyunda elde eder. Oyunda arkadaş edinir, sözünü dinleyen biri olur. Kendini empoze etmeye çalışır. Sanal olmasına rağmen çocukların oyun sırasında elde ettikleri ‘başarı’ keyif veriyor. Çocuk kendini güzel hissettiğini öğrenir. Kendini iyi hissetmek, kaçmak için oynamaya devam ediyor. Devam ettikçe tüm hayatı bir oyuna dönüşür. Dış dünyanın olası kötü davranışlarına maruz kalır, karşılaşabileceği en büyük risk zorbalıktır. Şiddet içeren oyunlar oynayarak çok fazla zaman harcayan ergenler için şiddet içeren davranışlar olağan hale gelir. Kendisine ve çevresine şiddet uygulayabilir.” dedi.

Aileler ne yapabilir?

Teknolojik bağımlılıkla mücadele için ailelerin yapması gerekenlere değinen Doç. Dr. Onur Noyan bunları şöyle sıraladı:

Farkındalık: Aileler öncelikle çocuklarının ne oynadığının farkında olarak ve oynanan oyunun çocuklarının yaşına uygun olup olmadığını kontrol ederek işe başlamalıdır. Yaş kısıtlamalarına dikkat ederek şiddet içeren oyunlara izin vermelidirler. Ebeveyn kontrolü uygulamaları ile zamanı ve içeriği kısıtlamak ve takip etmek çok değerli.

İletişim : Sağlıklı bir bağ kurmak ve konuşmasına izin vermek öncelikle dikkat edilmesi gereken davranışlardır. Koşullu ifadeler vermeden çocuklara saygı ve sevgi göstermek. Öncelikle anlamaya çalışmak, yanlış düşünse de çok fazla müdahale etmeden bağlantı ile sorunları çözmeye çalışmak. Ne yaptığını bilmek, takip etmek ve kimlerle iletişim halinde olduğunu bilmek çok değerli.

Kaliteli zaman geçirmek: Çocuklarda olumlu duygular uyandırmaya yardımcı olan etkinliklere katılın. Gençlerle parklara, spor merkezlerine, sinemaya, tiyatroya, maçlara gitmek.

Oyun:Çocuklarla gerçek zamanlı, teknolojiden bağımsız, klasik yüz yüze ve aile oyunları oynamak.

Modelleme: Ebeveynler, diğer aile üyeleri için örnek olmalıdır. Evde bilgisayar başında yapacaklarını “çok acil” olsa bile yapmamak, “teknolojiyi” belirli aralıklarla ve kısa süreli kullanmak, birlikte kitap, gazete, dergi okumak için saatler planlamak.

Sorumluluk vermek:Yaşa uygun barınma kapsamında yapılabilecek sorumlulukların verilmesi ve takip edilmesi

Sınırlayıcı:3 yaşından önce çocuklarını bilgisayar, laptop, i-pad ve akıllı telefonlarla tanıştırmamak,

3-6 yaş ortasında aile gözetiminde eğitici kullanıma izin verilmesi

6-9 yaş ortasında, aile gözetiminde eğitim amaçlı ve aile oyunları için günde 2 saat sınırlandırılması, şiddet içeren oyun oynamasına izin verilmemesi,

9-12 yaş ortalarında özel bir cihaza ihtiyaç duymadan en fazla 2 saat kullanabilmelerini sağlamak,

12-18 yaş ortasında ise aile takibe devam etmeli ancak bireysel sorumluluğunda olmalıdır.

önlem almak : Güvenilir internet bağlantısı sağlamak, arkadaş tanımak, internet kullanımını takip etmek, medya okuryazarlığının gelişimine yardımcı olmak. Olumsuz yaşam olayları ile baş etme becerisinin gelişimini takip etmek, yetersizse temel almak.

Hayır diyebilmeli ve kendine güvenebilmelidir.

Psikiyatrist Doç. Onur Noyan sözlerini şöyle tamamladı: “Bunun sonucunda kendine güvenen, bağlanma sorunu yaşamayan, sağlıklı başa çıkma biçimleri geliştiren, spor, hobi ve etkinliklerle duygularını ifade eden, sanattan zevk alan, gerçek peşinde koşan çocuklar oluyor. -Sanal medya yerine yaşam başarıları. eğitim öncelikli hedefimiz olmalıdır.”

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu